*** H o ş  G e l d i n i z...***

Tarihçe (Özet)

Yenişarbademli (Payamlı) Tarihi

1860 Yıllarında Yaşayan Sülaleler

1895 Alman Seyyah F.Sarre'nin Anıları

1896 Yılı Vergi Mükellefleri

1910-1920 Yılları Arasındaki Yerleşim

Şehitlerimiz ve Gazilerimiz

 

 

PAYAMLI (BADEMLİ)

 

NOT: Bu bölüm Emekli Öğretmen Veli KARACA'nın "BELGELERLE YENİŞAR" adlı kitabından alınmıştır.

 

Yenişarbademli ile ilgili bu yazı Alman Seyyahı Friedrich Sarre’nin “Küçükasya Seyahati” adlı kitabından alınmıştır. 1895 yılı yaz ayında yapılan bu seyahatin içeriğini; “Selçuklu Sanatı ve ülkenin Coğrafyası Üzerine Araştırmalar” teşkil etmektedir.

“... Kazakı Köyü’nden (Kaşaklı) yola çıktık. Bir müddet yol aldıktan ve bir saatlik yorucu bir tırmanıştan sonra nihayet verimli bir vadiye vardık. Burada dağın her iki yamacına da yayılan Payamlı Köy’e giden kısa yola çıkmadan önce birkaç saat dinlendik.

Burada ağaç kütüklerinden yapılmış evlerin bolluğu karşısında ormanlık bir yörede bulunduğumuzu düşündük (Şekil 4). Bize köyün en yüksek yerinde bulunan ve çok ferah olan bir evde kalmamız söylenmişti. Balkondan baktığımızda köyün ve Hoyran ovası üzerinden, ileride parlayan geniş göl yüzeyini görüyor, güneyde ve tam karşımızda koyu yeşil sedir ağacından kemerleriyle Anamas Dağı’nın dev kütlesinin bütün ihtişamını izliye biliyorduk. Yerlilerin söylediğine göre, dağın çok yukarılarında karın hiçbir zaman erimediği yerlerin yakınında yazın sadece çok kısa bir süre için çıkılan otlaklar ve yaylalar vardı.

Ertesi sabah (17 Temmuz) erkenden yola koyulduğumuzda bir süre vadideki nehir boyunca gittik ve kalın gövdeli ağaçların oluşturduğu bir ormana gelirken dik ve kıvrım kıvrım bir yoldan tırmanmış olduk. Manzara yukarıya tırmandıkça daha muhteşem bir hal alıyor, mavi mavi parlayan göl yüzeyi ile Anamas Dağı’nın dev kayalıkları önümüzde uzanıyordu. Öyle ki bundan daha muhteşem bir manzaranın düşünülebileceğini sanmıyorum (Tablo LV). Çevremizdeki orman her an daha bir sıklaşıyor, ağaçların boyu gittikçe yükseliyor ve devrilmiş dev bir ağacın yolu tıkadığı yerlerde yolculuk daha da güçleşiyordu, Buradaki manzaranın karakterini, şahane gümüşi çamların ve koyu renkli karaçamların yanı sıra, sedir ağaçlarının iğnelerinin açık yeşili belirliyor. Çam ağaçlarının genellikle piramit şeklinde büyümelerine ve en büyük ve en yaşlı ağaçların şekliyle zenginliğinin güzelliğine rağmen sedir ağacı yatay ve büklümlü dallarıyla çok daha pitoresk bir görünüme sahip. Bu yeşil mücevherlerin dalları çoğunlukla çıplak olur ve sadece en tepesinde yoğun bir bir taç şemsiye gibi yuvarlaklaşır. Ve yukarıya uzanan dalların arasından, dimdik aşağıya inen vadinin her iki tarafında da Anamas Dağı’nın karlı tepelerinden parlayan göz kamaştırıcı beyazlığı gördük (Tablo LVI). Üç saatlik bir tırmanıştan sonra 1830 m. yükseklikteki geçide eriştik ve yol bundan sonra daracık bir dağ vadisinden aşağı inmeye başladı....”

Seyyah devamla Yaka, Afşar, Aksu ve Yılanlı istikameti ile Eğirdir’e gitmiştir.

Bu Web Sitesi En İyi 1024x768 Ekran Çözünürlüğü ve Gerçek Renkte Görüntülenebilir.
Webmaster: N.Yaşar Akgül

Web hosting by Somee.com