GÖNÜL VE VATAN

(Emekli Öğretmen Veli KARACA'nın "Çarıklı Bilge ve Oğlu" kitabından alınmıştır.)

 

              Birinci  Dünya Harbi Irak  kutulanbare  cephesinde İngilizler tarafından atılan zehirli gaz sonucu bir şehidimizin nasıl ölüm kalım mücadelesini, kız kardeşi Havva Sarpkaya’dan dinlemiştim.

              “Askere gitmezden önce kardeşim,Halil yaylalarda davar güder ,keçileri oba kızlarına   yardım ederdi.

              Oba içinde Gülsüm adsında bir kız vardı ki Halil onu çok sever sevdiğini hiç kimseler bilmezdi.Yalnız Halil’in kız kardeşi dumanı çıkmayan bu duruma birazcık olsun vakıf.

              Vakti gelince Halil askere çağrılır.Irak Kutulambare'de kahramanca vuruşurken İngilizlerin attığı zehirli gazın ciğerlerinde yaptığı tahribat onu bitap      düşürür.Memleketi Isparta Yenişarbademli’ye tebdil havalı olarak gönderilir.Anası Gülsüm ,oğlu Halil’in Yenişarbademli’de geçen hastalığının seyrini şöyle anlatır.

              “Tek katlı bir evin bir odasında hasta oğlum Halil,ben ve kızım Havva ile kalırdık.Halil sık sık öksürür,bazen öksürükle kan tükürürdü.Belirli aralıklarla sayıklardı.İlaç olarak çeşitli yakılara başvurdumsa da faydasını göremedik.İlk geldiği günden itibaren dilinden düşürmediği Güssün (Gülsüm)kelimesi idi.Güssün askere gitmezden önce sevdiği kızın adı idi.

              Bir gün kardeşi Havva’ya:”Güssün’ü buraya getirin,değilse ölüm bana zor gelecek.”dedi ve kan kusmaya başladı.Bu olayı köyümüzün hocası olan müderris Ragıp Hoca’ya aktardık ve dedik ki ”Hocam bu kızı Halil’in yanına bir gece getirsek günah mı olur?” Sözümüze karşı” Sevap olur.Hem de çok sevap olur .”dedi.

              Bu fetva üzerine bir gece kimsenin haberi olmadan Güssün’ü Halil’in yanına getirdik.Yatağından kalkamayan Halil Güssün’ü görünce ayak üstü dikilerek” Allah” diyerek kızın boynuna sarıldı.Biz  dışarı çıktık.Halil ile Güssün bir müddet içerde kaldı. İki sigara içimi sonra Güssün ağlayarak dışarı çıktı.Her tarafı kan içindeydi.İçeri girdik,o da kanlar içinde upuzun yatıyordu.Halâ ağzından kan geliyordu ama Halil ölmüştü. Vatan, Güssün için kan kusarak ölen Halil’e Allah rahmet eylesin.

 

Not: Bu olayı şehit Halil’in anasından kız kardeşi Havva’dan dinledim.(1956)

VELİ KARACA’DAN NAKLEN

KAN KUSAN GAZİNİN SON NEFESTEKİ VUSLATI

 

Birinci Dünya Savaşı yılları

Hatırası yoruyor akılları

 

Yorgun savaşçı akılları yoruyor

Cephelerden cephelere koşuyor

 

Can veriyor cephede üç kıtada yiğitler

Allah’ına kavuşuyor şehitler

 

Nasip olmaz kimi şehitlik diler

Yaralıdır çaresizdir gaziler

 

Irak cephesinde Kutü’l-Ammara

Kahpe İngiliz gelmiş oralara

 

Osmanlı savunur bu toprakları

Zafer kazanır diker sancakları

 

Kahpe İngiliz yiğitçe çarpışmaz

Askerimize atar zehirli gaz

 

Kan kusarak nice askerimiz can verir

Acılar çeker günden güne erir

 

Bu yiğitlerin biri Halil Uçar

Kadı Ahmetler’den,ili Yenişar

 

Anlatır kardeşi Havva Sarpkaya

Kulak verin bu acıklı olaya

 

Askerliğinden önce günlerdi

Halil yaylalarda davar güderdi

 

Keçi sağmakta oba kızlarına

Yardım eder bakar gönül kârına

 

Gülsümün adı dolaşır obayı

Halil ona fena yakar abayı

 

Sevdasının dumansızdır ateşi

Fakat dumanı sezer kardeşi

 

Halil’in aşkı kalbinde kor olur

İçe atar dışa vurmak zor olur

 

Çekerken bu sevdayı ince ince

Askere çağrılır vakti gelince

 

Irak cephesinde Kutü’l-Ammara

Katılır isimsiz kahramanlara

 

Vuruşurken gözü pek ve kahraman

Zehirlenir İngilizler’in gazından

 

Tahrip olmuştur yüreği ciğeri

Hava değişimi ile döner geri

 

Halil’in kalbi mahsun ve elemli

Ona üzülür Yenişarbademli

 

Anası anlatır onun halini

Son nefesine kadar zevalini

 

Halil hasta yatar sık sık öksürür

Bazen de öksürükle kan tükürür

 

çeşitli yakılar vurdularsa da

Görmediler hiçbir çare ve fayda

 

Belli aralıklarla sayıklardı

Dilinde hep sevdiği Gülsüm vardı

 

Hastalığı girer ağır havaya

Bir gün şöyle der kardeşi Havva’ya

 

“Gülsüm’süz bana zor gelecek ölüm

Çağırın bir kerecik gelsin Gülsüm”

 

Nasıl yerine gelecek bu meram

Helâli değil Gülsüm ona haram

 

Yenişar‘ın ilim irfan hocası

Müderris vaiz hatip ve hocası

 

Yenişar’ın nahiye müdürü hem

Ragıp Hocadır şairdir muhterem

 

Kendisine aktarılır bu konu

Halil’in gelmiştir acıklı sonu

 

Derler:Hocam Halil’i bekler ölüm

Yanına gelse de otursa Gülsüm

 

Halil içmeden ecel şerbetini

Giderse sevdasının hasretini

 

Gülsüm’ü  son  bir defa görse

Böylece son bir defa muradına erse

 

Bunun günahı var mıdır  acaba

Ne dersiniz sığa r mı bu kitaba

 

Hoca düşünür bakar da duruma

Hacet görmez bu konuda yoruma

 

Şöyle verir fetva ile cevabı

Günah olmaz ,vardır hem çok sevabı

 

Bu fetva üzerine biz gizlice

Kimsenin haberi yokken bir gece

 

Kızı getirdik Halil’in yanına

Birden can gelip Halil’in kanına

 

Yatağından kalkamayan gazi

Gözleri parladı görünce kızı

 

Ayak üstüne dikilerek birden

“Allah1”diye feryat edip ciğerden

 

Kızın boynuna sarıldı ki hele

Anlatılmaz bu sahne gelmez dile

 

Biz dışarı çıkmıştık o sırada

Saniyeler gün oldu o sırada

 

İki sigara içimi geçince

Mateme boğuldu sakin gece

 

Gülsüm çıktı dışarı ağlayarak

Feryadı yürekleri dağlayarak

 

Kan içinde kalmıştı her tarafı

Merak ve korku sardı etrafı

 

Birden girdik hep beraber içeri

Halil yatıyordu boylayıp yeri

 

Hâla ağzından kan geliyordu  hem

Herkesi kapladı hüzün ve elem

 

Yer uzanmış yatıyordu gazi

Öldürdü kahpe İngiliz ‘in gazı

 

Şehitler gaziler yurdu Yenişar

Senin bağrında yatar Halil Uçar

 

Bu vatanın gerçek sahiplerinden

Nicesi var haber yok her birinden

 

Türk oğlu Türk düşün şanlı atanı

Nasıl kurtardılar bak bu vatanı

 

Çektiler hep eza ile cefayı

Sürmediler hiç zevk ile sefayı

 

Çekseler de sevdayı ve hasreti

Tercih ettiler şahadet şerbeti

 

Kimi şehit oldu kimi de gazi

Cenab-ı Hak olsun hepsinden razı

 

Kara toprakta yatıyor Haliller

Ecdadını iyi bilsin nesiller

 

Araştırmacı-Yazar –Şair

Murat Yüksel

20 Mayıs 2007  Pazar

Isparta

Bu Web Sitesi En İyi 1024x768 Ekran Çözünürlüğü ve Gerçek Renkte Görüntülenebilir.
Webmaster: N.Yaşar Akgül

Web hosting by Somee.com