DÖRT GARDAŞLAR EFSANESİ ( Derleyen : N.Yaşar AKGÜL )
Günümüzden 25-30 yıl öncesine kadar Teke yöresinde kışlayan Yörükler, ilkbahar aylarında Dedegül Tepesi ve eteklerinde bulunan yaylalara çıkarlardı. İlkbahar ve yaz başlarında yüksek yaylaları mesken tutan Yörükler, temmuz ve ağustos aylarından itibaren yükseklerde otların azalmasıyla birlikte daha aşağılara inerler ve buralarda güzlerlerdi. İşte hikayemizin kahramanları da böyle bir Yörük ailesinin fertleri.
Bir
gün çoban, çaldığı ıslıkla sürüyü kaldırır ve koyunları otlatmak için
yaylanın yolunu tutması ile kızın içine bir karamsarlık çöker. O gün diğer
günlerden sanki farklıdır. Bu durumu fark eden babası, kızına "kızım ne
oluyor sana, bir derdin mi var diye sorar kız yok baba der. Fakat kulağı
kavalın sesindedir. Bu sırada
“Eşkiyalar sürüyü bastı Kıl bağacık kolumu kesti Kara köpek kan kustu. Yetişin ağalar Koyun Kestel’i aştı." demektedir.
Ancak bunu sadece Güllü kız anlamaktadır. Kavalı dinleyip mesajı alan Güllü Kız yiğidinin başının dertte olduğunu anlar. Ağabeylerine durumu anlatır. Onlar önce inanmazlar. Ağalarım:
"Aşk söyletir, Dert inletir. Kavalın sesini Dedegül dinletir." diyerek Onlara yalvarır.
Kavalın sesi
yanık yanık devam etmesi ve bacılarının da ısrarıyla dört kardeş hemen yola
koyulurlar. Kavalın sesinin geldiği yere vardıklarında görürler ki kız
kardeşlerinin dediği doğrudur, gözlerine inanamazlar.
Not : Dört Gardaşlar’dan günümüze maalesef sadece bir fotoğraf kalmıştır. Çünkü çam ağaçları Yenişarbademli-Isparta yolu yapımı sırasında 1990’lı yıllarda birer birer kesilmiştir.
|
Bu Web Sitesi En İyi 1024x768 Ekran
Çözünürlüğü ve Gerçek Renkte Görüntülenebilir. |