Çok Kıymetli gönül dostlarım. Burada farklı bir konuyu dile getirmek istiyorum. Umarım, bu konu sadece Yenişarbademlide yaşayanların ve Yenişarbademlili hemşehrilerimin değil, dünyanın her tarafındaki insanların ilgisini çeker. Sözünü edeceğim husus; az sayıda insanın, hatta sadece Emekli Öğretmen, Araştırmacı Yazar Veli KARACA hocamızın bilmesi ile sınırlı olan, benimde kendisinden öğrendiğim ve dünyada herkesin bilmesini istediğim bir husustur. Bütün müslümanlar için İstanbul’un Eyüp Sultan Semtinde Kabrişerifi bulunan Ebu Eyyüb’el Ensari Hazretler’nin değeri ne ise, sözünü edeceğim konu da o kadar değerlidir bence. Konunun ehemmiyetine binaen, yazmaya Peygamber Efendimizin aziz bir hatırası ile başlayayım isterseniz. Peygamber Efendimiz Mekke’den Medine’ye hictetinde devesinin üzerinde Medine Şehrine girerken, Medine’nin girişinde Alla’ın Rasülü gelecek diye karşılamak üzere aşk ve şevk ile bekleyen Eshab-ı Kiramdan hali vakti iyi olanlar, kendi aralarında Allah’ın Rasül’ü o benim evime misafir olur, o benim evime misafir olur diye heyecanlı bir şekilde yarış edercesine konuşurlarken, çok fakir durumda olan, Allah ve Rasülüllah aşkı ile yanıp yanıp tutuşan Ebu Eyyüb-el Ensari Hazretleri bir kenara çekilmiş, sanki benim gibi bir fakir ve garibe Allah Rasül’ü misafir mi olur ? o kim, ben kimim dercesine beklerken, tam o sırada Yüce Rasülümüz gelir ve hali vakti gayet iyi olan Eshaplar Allah’ın Rasül’ünü ağırlamak üzere yarışırlarcasına hemen peygamberimizin devesinin ipine sarılırlar. Herkes kendisine misafir olacağını düşünürken; Peygamber Efendimiz, devemin ipini salıverin o gideceği yeri bilir, devem kime giderse ben ona misafir olacağım der. Devenin ipini salıverirler; deve dosdoğru gider, mütevazi bir şekilde kenarda boyun büküp bekleyen Ebu Eyyüb-el Ensari Hazretlerinin evinin önünde durur yavaşça çöker, Peygamber Efendimiz devesinin sırtından iner ve kendisine misafir olur. Peygamberimiz fakir babası olduğunu bu şekilde bir sefer daha sergilemiş olur. Ebu Eyyüb-el Ensari’yi o kadar çok severdi ki, kendisinde aylarca misafir olacak kadar sever ve değer verirdi. İşte ben, Peygamber Efendimizin kendisine bu şekilde değer verdiği Ebu Eyyüb-el Ensari Hazretleri’nin çok yakınlarından bahsedeceğim: Yenişarbademli’miz ile ilgili Eski Kayıtlarda bu aynen şöyle geçmektedir. “Cemaat-an nesli Ebu Eyyub-el Ensari Rahmetullahi Aleyh” Türkçesi şöyledir. Ebu Eyyüb-el Ensari Allah ona rahmet eylesin neslinden: Mustafa oğlu Ali Mustafa oğlu Hamza Ali GÜLDEDE (İlçemizdeki Dedegül Zirvesinin adını aldığı zatımuhterem)dir. Halil oğlu Ahmet Halil oğlu Hüseyin Halil oğlu Abdi Pir-inin oğlu İbrahim İbrahim oğlu Mehmet Peki bu Muhterem zatlar nerede, kaç yılında yaşamışlar ? Peygamber Efendimizin kendisine çok değer verdiği, hatta cennet ile müjdelendiği bilinen Ebu Eyyüb-el Ensari Hazretlerinin çok yakınları olan zatların kabri şerifleri; Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin KEYKYBAT’ın; “Ya cennet burası, ya da buranın altındadır” diye değer verdiği harikalar diyarı, güzeller güzeli Yenişarbademlimizin tek ve güzel Köyü olan Gölkonakta bulunmaktadır. Halkımızca Arap Mezarlığı diye bilinen bu Kabristanlıkta mermer üzerinde zatların isimleri dahi bulunmaktadır, burada yaşadıkları tarih 1584 yıllarıdır. Isparta İlinin şirin İlçesi olan Yenişarbademlimiz işte bunun için güzeller güzeli, bunun için harikalar diyarıdır. Bilindiği gibi Eshab-ı Kiram-ın Kabirleri her yerde bulunmamaktadır. Sadece; Mekki’i Mükerreme, Medine’i Münevvere, İstanbul, az sayıda ilimiz, yakınları da güzel ilçemiz Yenişarbademlide bulunmaktadır. Bir tane Eshab-ı Kiramın derecesi, yüzlerce şehidin derecesinden daha üstün olduğunu çok insan bilmektedir. Demekki Eshab-ı Kiramın yakınları ve Anadolu Selçuklu Sultanları İlçemizin dünyanın en güzel yerleşim yerlerinden biri olduğunu asırlar önce keşfedip burada yaşayıp, burada yaşamlarını noktalamışlar. İlçemiz vatandaşlarından yediden yetmişe herkesin Arap Yeri ve Arap Mezarlığı ismi ile bildiği bu kutsal yerlerin isimleri, geçmişte burada yaşayan bu mübarek zatların yaşadıkları dönemden kalan bir isimdir bizce. Değerli Dostlarım, Bu konunun neden bu kadar üzerinde duruyorum, neden yana yakıla yazmaya çalışıyorum ? Açıklayayım, ilgilenenler için önemine inandığımdan, manevi yönden herkesin istifadesinin olmasını istediğimden, daha açık olarak ifade edeyim; bu mübarek zatların sadece Bizim, Yenişarbademlili vatandaşlarımızın değil, tüm dünyada yaşayan herkesin ortak büyükleri olduklarına inandığımdan yazıyorum. Mertebeleri yüzlerce şehidin derecesinden yüksek olan bu mübarek zatların kabirlerinin; asırlar önce bu değerli büyüklerimiz tarafından keşfedilen, şu an unutulmaya terk edilen, dünyanın en güzel yerleşim yeri olan Isparta’nın şirin İlçesi Yenişarbademlide bulunduğunu herkes bilsin, memleketimde dua eden sayısı artsın, felaket, bela ve musubet olmasın diye yazıyorum. Bu konuda yeterli bilgi almak isteyen; Isparta İli, Yenişarbademli İlçesi Nüfusuna kayıtlı, şu an tam 80 yaşında olan, bu konu ile ilgili ve başka konularda büyük araştırmalar yapan, belgelerle Yenişarbademlimizi tespit eden Emekli Öğretmen, Araştırmacı Yazar Veli KARACA hocamıza başvurabilir. Konu ile ilgili yeteli kaynak ve bilgi kendisinde mevcuttur. Aslında bu güzel konuları defalarca gazetelerde duyuru yaptığı gibi, bilgisayar ve internet ortamında da bizzat Veli KARACA hocamız kendisi yazarak gönüllerinize sunmak istiyordu ancak, yaşı biraz ilerlemiş olduğu için bilgisayar kullanmakta zorlanacağından, özellikle bir yakını olarak benim bu konuda tüm dünyayı bilgilendirmemi arzuladı, ben de elimden geldiği kadar görev bilip, bu değerli büyüklerimize layık olma ümidi ve heyecanı ile yazmaya çalıştım. Sayın Belediye Başkanımız Musa MACİT beyefendi’nin bu yerin çevre düzeni ile ilgili çalışmalarının olduğunu biliyorum ama, kendisinden ve diğer yetkililerimizden bir vatandaş olarak hususi ile istirham ediyorum! yana yakıla anlatmaya çalıştığım bu yer ile ilgili olarak, Kültür Bakanlığına en kısa zamanda girişimde bulunup, bu yerin kutsal yerlerden sayılmasını sağlamalarını ve tüm dünyanın ziyaretine layık bir yer haline getirmelerini arzu ediyorum. Bunların dışında; Beyşehir Gölünün batısında bulunan Kubad-ı Abad Sarayından Karagöl yaylasına kadar olan bölgede İlçemizin çeşitli yerlerinde kabirleri bulunan 7 yatırlar diye bilinen zatımuhteremlerin kabirleri bulunmaktadır, bunlardan: Bir tane büyüğümüzün, Kubad-ı Abad Sarayı yakınlarındaki pınarın yanıbaşında kabri olduğu söylenir ancak, kabrin yeri belli olmasına rağmen şu an ismi bilinmemektedir. İlçemizin Pınarbaşı Mahallesinin karşısında aslen adı “ŞEHİRKÖY” olup, şu an “ŞARKÖY” diye bilinen ve mezarlığı elan mevcut olan yerin doğusunda bulunan iri meşe ağacının dibinde 1518 yıllarında yaşayan iki zatın kabri bulunmaktadır. Bunların isimleri ise, Hacı ve Ömer’dir. Aynı zamanda bu iki zat zaviye sahipleridir. İlçemizin Yenice Mahallesinde 1518 yıllarında öyle bir zatımuhterem yaşamış ki! Bunun büyüklüğünü anlatmaya aslında kimsenin bilgisi falan yetmez ancak, Veli KARACA hocamızdan öğrendiklerime göre özet olarak şöyle: Kendisi, Evlad-ı Cemaatten yani, alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberlerin soyundan, Kadızadegan (Soylu Kadılardan) Naib-i Ali oğlu Musa olup, kabri şu an Çelebiler’in avlusunun içinde, yol kenarında bulunmaktadır. Naib’in bu günkü anlamı, Kaymakam veya Hakimdir. Aynı mahallemizde bu zatın soyunu taşıyan Kadılar sülalesi halen mevcuttur. İlçemizin Merkez Camii arkasında; halkın “CAMARDI” diye bildiği bölgede, Hafız Abdullah UĞUR amcanın arazisinin üzerinde 1584 yıllarında yaşamış, Hanefi oğlu Abdi isminde pek muhterem bir zatın kabrişerifi bulunmaktadır. Kabrin bulunduğu yer ve etrafındaki ihata duvarı bizzat Abdullah UĞUR amca tarafından yaptırılıp insanların ziyaretine açık hale getirilmiştir. Kendisine buradan teşekkürlerimi arz ediyorum. Allahım, yapmış olduğu hizmetin ecrinden ayırmasın. Bu zatımuhteremlerin dışında: İlçemizin Tekke diye bilinen Mevkiinde, İsmet ALTINSOY’un tarlasının kuzeyindeki meşe ağacının dibinde, Dede diye kutsal bilinen yerde ve Karagöl yaylası civarında üç zatımuhteremin kabri daha vardır. Ancak, bunların isimleri bilinmemektedir. İşte bütün bu zatların isimleri bilinsin veya bilinmesin ama halkımız tarafından kendilerinin çok muhterem zatlar olduğu ve şirin İlçemizin manevi sigortaları olduğu bilinmelidir. Son olarak, bu konunun bizlere kadar duyurulmasını sağlayan ve her konuda araştırmalar yapıp kaynakları ile memleketimize ve gönüllerimize ışık tutan Sayın Veli KARACA hocamıza ve Gölkonk Köyümüzdeki Ebu Eyub-el Ensari Hazretlerinin yakınlarının kabirleri bulunan Arap Mezarlığnın çevre düzenlemesi ile ilgili çalışmalarını sürdüren Sayın Belediye Başkanımız Musa MACİT beyefendi’ye şükranlarımı arz ediyorum. Şimdilik bu kadar, bir başka konuda buluşuncaya dek kalın sağlıcakla sevgili gönül dostlarım.
|
Bu Web Sitesi En İyi 1024x768 Ekran
Çözünürlüğü ve Gerçek Renkte Görüntülenebilir. |